1 Şubat 2009 Pazar

Aslanlarlı Dede (Nusret Günay)


Aslanlarlı Dede (Nusret Günay)

Birgün İzmir - Torbalı Aslanlar Köyümüzde Yüksek Kahvede oturmuş gazete okuyorum. Arada bir masanın diğer ucunda iskambil falı açan köylümüzle laflıyoruz. İsmi lazım değil bizim köylü aslında taşlı okey yada 51 sırası bekliyor.

Yüksek Kahvenin arkasında ocaklık hizasında iki masalık bir yer vardır. Ocaklıktan görünür. Genelde dede, baba, aca (Aslanlarlı şivesinde amca ve emmi yerine kullanılır) gibi atası görmesin diye gençler vs. kahve oyunlarını burada oynar ve oturur. Masamdaki köylümüz her iki masada dolu olduğu için sıra beklemekte. Biri kalkarsa, yeni oyuncu olarak dahil yani dördüncü olacak.
Bir ara Türkçemizin mastar ekleri ve çok anlamlı olmasının meydana getirdiği yanlış anlamalara sebep olacak bir diyaloğ yaşandı.
sıra bekleyen köylümüz hazır cevaplığı ve muzipliği ile bilinen kahveci Nusret Günay'ın ocaklıkta olduğunu farketti. Dede'nin duvarın arkasında kalan ve kendisini görmediği masaları gördüğünü bildiğinden sordu;

- "Dede boşalan varsa ben geleyim!?"
muzipliği ile bilinen Nusret Günay bilerek mi söyledi emin değilim ama şöyle bir cevap verdi ve ben koptum gülmekten;

- "Daha boşalan yok. Ama kalkan olursa ilk sana söylicem koşar gelir oturursun..!"


1 Ocak 2009 Perşembe

Tire Pazarı


Tire Pazarı


1991 yılında Tire Pazarında dedemin yanındayım. Dedem, dayımın yetiştirdiği kendi mahsülleri olan tere, maydonoz, marul, karnabahar, lahana, turpotu, snap, zeytin, zeytinyağı vb. tarım ürünlerini satıyor. karşı tezgahta yaşlıca bir teyze dağ kekiği, kekik suyu, iğnelik, dalgan (ısırgan otu), arapsaçı otu vb şeyler satmakta... Bir ara oğlu olduğunu sandığım çakır (mavi) gözlü birisi teyzenin yanına geldi. Kadın yüksek sesle ona çıkışıyordu. Sanırım gelen adam içkici ve aylak biriydi. Bir müddet kadının yanında oturdu. Sonra aniden pazarın aşağısına doğru hızla seyirtmeye başladı. Anladığım kadarı ile kadının cebine el atıp, ne denk geldiyse alıp, uzaklaşıyordu. Pazarcı kadın durumdan şüphelenmiş olacaki, ceplerini yokları ve tezgahtan pazar yolunun ortasına geçti. Avazının çıktığı kadar, hızla ordan uzaklaşmaya çalışan adama bağırdı;

"Üleen gök gözlü köpeen enciği, durda hu nalına anlının ota yerine çatam. Seni oracıkta fatam. Pusatlarını, etinlen kıyam, ünüğünü sıkam. Ne gıda pekmezin vasa saçıla. Kimi deyon leen gök gözlü köpen encii, zıkkımlan zıkkımlan oracıkta kaykıl, Allah olurmu senden gayıl..."


Tercüme;"Çakır gözlü köpek soyu oğlum! Biraz bekle ayağımdaki nalını alnının ortasına vurayım, kanını akıtayım. Elbiselerini etinle birlikte parçalayayım, boğazını sıkayım. Tüm kanını akıtayım. İç iç orada geber. Allah senden olmaz razı"



Cenk SARIGÖL