31 Ekim 2008 Cuma

Torbalı Ak Parti Kongresi


Torbalı Ak Parti Kongresi

Ak parti Torbalı ilçe kongresini muazzam bir katılımla kapalıspor salonunda yaptı. İLçe başkanı Mahmut Atilla Kaya'nın tekrar ilçe başkan adayı olmayıp, Torbalı belediye başkan adaylığını açıkladığı kongreye 5 bin kişinin üzerinde katılım oldu. Diğer partiler kongrelerini düğün salonlarında yapıp, dolduramazken, Ak parti delegelerinin çoğu kapalıspor salonuna giremeyip, geri dönmek zorunda kalmış.
Hele 2004 Yerel Seçimlerinde 6 bin oyla Torbalı CHP ve Ramazan İsmail Uygur’un seçim kazandığını düşünürsek...
Bir Ak Partiliye sormuşlar;
-Kongreniz çok kalabalıkmış, çoğu partili kapalıspor salonuna giremeden geri dönmüş!
-Aslında biz 7 Eylül stadyumunda yapmayı düşündük ama oranın kapalısı küçük, partililerimiz üşümesin, yağmurda kalmasın diye vazgeçtik.
-Yani..!
-Belediyeyi alınca, 7 Eylül stadını ve kapalısını çok güzel hale getirip, bir dahaki kongremizi orada yapacağız!

Cenk SARIGÖL

30 Ekim 2008 Perşembe

Pis Koku Var




Pis Koku Var

Yaz aylarıdır ve susuzluk iki yazdır bölgenin kaderi olmuştur. Özellikle Torbalı ilçe merkzinde oturan vatandaşlar çeşmeden akan suya hasrettir.
Yine sıcak bir yaz günü Ayrancılar Beldesinden Bayındır Belediyesi Halk Otobüsüne binen bayan yolcu yerine oturduğunda otobüsteki tek bayan olduğunu farkeder, daha beldeden çıkmadan Şoföre seslenmiş;
-Kaptan bu koku ne? Ben daha yeni bindim. Dışarda böyle bir pis koku yoktu!
Şoför mahcup bir ifadeyle,
-Kusura bakmayın hanfendi. Normalde protokol icabı yolcu almamıza rağmen Torbalı çıkış durağında bir arkadaşı gördüm. Durmasam olmazdı onu aldım..!
-İyide şoför bey biz siz Torbalıdan yolcu almıyorsunuz diye sizin otobüsleri tercih ediyoruz. Biz bu pis kokuyu çekmek zorundamıyız?
-Kusura bakmayın hanımefendi. Tekrar özür dilerim.
Kadın yolcu kendine bir teselli ararcasına;
-Tamam tamam! Otobüste bir gerçek BAYAN yolcu olması yeter. Başka almayın!

Cenk SARIGÖL

29 Ekim 2008 Çarşamba

Şebekeye Tıslar


Şebekeye Tıslar

Torbalı Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur, zabıtalarını toplayıp, uzun süredir devam eden susuzluğun sebebi gördüğü İZSU Torbalı Bürosunu basar.
7 gün sonra susuz bir mahalleye su vermeyi becerir ama iki mahalleninki kesilir.
Vatandaş Kahvehanede gördüğü Ermo’ya takılır;
-Ermo sende eski Cumhuriyet Halk Partilisin, İZSU Bürosunu su işini beceremiyorlar diye basıyor ama gene su yok!
Ermo kendisinden beklenen cevabı verir;
-Bizim CHPliler birbirlerini basmaktan, şebekeye su basmaya fırsat bulamıyor!

Cenk SARIGÖL

28 Ekim 2008 Salı

Burda Bitmez


Burda Bitmez

Ak Parti tüzüğüne göre ilçe ve il başkanları görevdeyken yerel seçimlerde başkan adayı olamazlar. 2009 Yerel Seçimlerinde tekrar Torbalı Belediye Başkanlığı şansını denemek isteyen Mahmut Atilla Kaya Ak Parti Torbalı ilçe kongresinde İlçe Başkanlığını güvendiği birisine bırakmak istemektedir. Güvenilirliklerini kanıtlamak isteyen tüm parti yöneticileri sırayla gazetelere beyanat verir;

Atilla Kaya kimi derse o başkan olur

Son kararı İlçe Başkanımız Atilla Kaya verecek

Son söz başkanımız Atilla Kaya’nındır

Yeni ilçe başkanımızı Atilla Kaya belirleyecektir” vb.

Kendisini ziyarete gelen askerlik arkadaşı ERMO’ya sorar;
- "Ben memlekette padişahlık kaldırılalı çok oldu sanıyordum! Açıklamaları okuyunca yanıldığımı anladım! Sizin Torbalıda durum farklıymış. Nedenki?"

Ermo durur mu cevabı yapıştırmış,
- "Tertip, Torbalı Çiflik-i Humayun arazisi üzerine kurulmuş, Padişahlık memlekette kalksa bile burda kalkmaz!"


Cenk SARIGÖL

24 Ekim 2008 Cuma

Başkanım Siyaseti Bilir


Başkanım Siyaseti Bilir

Susuzluğu çare bulamadıkları ve siyaseten kendisine zarar verdiklerini düşünerek, Torbalı Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur, zabıtalarını toplayıp, uzun süredir devam eden susuzluğun sebebi gördüğü İZSU Torbalı Bürosunu basar.
Bir hafta sonra İZSU’nun yerine çalışan Torbalı Belediyesi, susuz bir mahalleye su vermeyi becerir ama iki mahalle daha susuzluk çekenlere eklenir. Atatürk ve Muratbey Mahallesi sakinleri sinirlidir.
Muratbey mahallesinin ileri gelenlerinden yılların esnafı, Torbalı Belediye Meydanında rastladığı başkana toz kondurmayan Torbalı CHP fanatiğine çıkışır;
- "Senin başkanın nasıl bir hizmet anlayışlı varki, susuzluğa çare bulamadılar diye İZSU’yu kovuyor. Ama bir mahalleye su verirken iki büyük mahalleyi susuz bırakıyor. Bak Uygur bizim Muratbeyden iyi oy aldı, seçim kazandı ama susuzluk devam ederse bu sefer zor oy alır. Bu siyaset yanlış..! Başkanın siyaset bilmiyor!"
Torbalı’nın CHP’li Belediye başkanına söz söyletmek istemeyen fanatik, eleştirilere beceriksizce cevap verir;
- "Kim demiş Başkanım Uygur siyaset bilmiyor diye? Bak bir koydu, iki aldı?"


Cenk SARIGÖL

23 Ekim 2008 Perşembe

Aynı Şey Sanıyor


Aynı Şey Sanıyor

Torbalıda mola veren biri, karşılaştığı Ermo'ya;
- "Sizin Torbalı Belediye Başkanı Ramazan İsmail Uygur Atatürk heykelinin yanına kendi ve karısının heykelini yakıştırmış doğru mu?"
- "Doğru..."
- "Neden acaba?"
- "Atatürk onun yaşlarında düşmanları yenip, ülkeyi kurtardıya, şaşkın! Mehmet Hasan Karatoklu'yu seçimde yenmesini aynı şey sanıyor!"
- "İyi hadi kendi heykelini yaptırmış, karısına neden gerek duymuş?"
- "Onuda şahit tutu..."

Cenk SARIGÖL

22 Ekim 2008 Çarşamba

Kurmalı Bunlar



Kurmalı Bunlar


Aslanlar Köyü'nün Güneyinde Akgöller diye isimlendirilen bir mevki vardır. Doğal göletler kadar tuğla fabrikalarının 6-7 metre toprak aldığı ve çukurlaştırdığı tarlalar yağışı bol yıllarda suyunu hiç kaybetmez. eskiden kendiside kaynardı. http://cenksarigol.blogspot.com/2008/05/sular-deiti.html
Dolayısı ile burada birkaç yıl su durursa Aslanlarlıların "Sarı Balık" dediği aynalı sazanlar yetişirdi. Tutmakla bitmez balık çıkardı bu göletlerden.
Üniversite yıllarımda Kıbrıs'tan bir arkadaşım misafirdi bende... Dede (Nusret Günay)ninde olduğu 3 köylümüz mırmır ile avlanmışlar. Aslanlar Köyü Kahveler Önüne traktör römorkuna mırmır ağlarını boca edip gelmişlerdi.
Hava karardığından olsa gerek, sokak lambasının altına çektikleri römorkun içinde ağları ayıklıyorlar. Çok küçük balıkları tekrar gölete atmak, diğerlerinide pay etmek için ayırabilmek için 4 yarım su dolu kavaya ayrıştırıyorlardı.
kahvedeki ahali gibi bizde bakmaya gittik. Kıbrıslı arkadaşım kovaların içinde kimi düz, kimi yan yüzen balıklara bakıp;
- "Cenk şimdi bu balıklar taze değil mi?" diye sordu.
Bana söylemesine rağmen Dede bunları duymuştu ve dönüm dumur söze aynı derecede cevap verdi;
- "Yok bilader taza değil balıklar. Biz bunları kurup bırakıyoruz suya..."

Cenk SARIGÖL

21 Ekim 2008 Salı

Su İşine Ben Bakmıyorum!


Su İşine Ben Bakmıyorum!


İzmir'in Torbalı İlçesi Aslanlar Köyü gençleri kahvehanede otururken Dede lakaplı kahveci Nusret Günay'a takılmak isterler. Sanırım canları kalay çekmişti!!! Dede'ye siparişleri herbiri ayrı ayrı verirler.


Böylece Dede bir bardak çay için geldiğinde bir başkası, limonata istiyor, onu getirdiğinde başka biri kakava ister. Diğeri geldiğinde kekik sipariş edilir. Maksat canına tak dedirtene kadar Dede'yi kızdırıp, sövüp, saydırmaktır.
Bu böyle masadaki herkes birşeyler içene kadar devam eder, en sonunda boşları toplamak için masaya geldiğinde gençler;
-Dede bize su getirirmisin?
Her zamanki hazır cevaplığı ile, nerden buldun şimdi bunu dedirten cevap hazırdır;
-O işlere ben bakmıyorum. Bakın arkanızda oturuyor Seyid*'e yazılın...!

*Seyit İnanç, o sıra Aslanlar Köyü Sulama Kooperatifi Başkanıdır.

Cenk SARIGÖL

20 Ekim 2008 Pazartesi

Gerisine Karışmam


Gerisine Karışmam

Torbalı Belediye Başkanlığında bulunmuş, Torbalıda yaşayan eski belediye başkanlarının icraatlarını ve yönetim anlayışlarını bir siyasal bilimciye sormuşlar, en eskiden başlayarak değerlendirmiş;


Ertan Ünver;
En az 20 sonrayı projelendirip, bilimsel verilerle hareket eden bir anlayışı var. Bu yüzden hem yaptıklarını anlatmak o zamanın seçmeni için zordu. Hemde bu tip, belediye başkanlığını kendisine mecbur bırakılmış birisi için popülüst davranmaz zuldür. Gelecek kurgusu güçlü ama halk diyaloğu zayıftır.


Mehmet Hasan Karatoklu;
Popülistliğin nirvanasına çıktı. Kendinden öncekinin yerine seçilmesi zaten böyle olmasını gerektirirdi. Halkın istek ve dileklerini yapar yoksa kılını kıpırdatmaz desek çokta gerçek dışına çıkmayız. Populist anlayış bunu emreder.


Ramazan İsmail Uygur;
Ha o ne yapsa kendini doğru görür, her şeyi o bilir. Yıkar geçer gerisi onu ilgilendirmez...



Cenk SARIGÖL

19 Ekim 2008 Pazar

Kauçuk

KAUÇUK

Olay İzmir’de Konak - Karşıyaka seferini yapan bir belediye otobüsünde gelişiyor...
Yaşlı adam elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biniyor..
Oturacak yer yok..
Bastonunu yere vura vura orta sıralara doğru ilerliyor, maksat umursamazca pencereden dışarıya bakan gençlerin dikkatini çekmek, kendisine yer vermelerini sağlamak. Otobüste en arkaya kadar gidiyor.
ama kimseden tın yok. Yer veren yok.
Baston tıklamasından rahatsız olan 17-18 yaşlarında gencin biri yüksek sesle bağırıyor yaşlı adama;
- Dede,su bastonunun altına keşke kalınca kauçuk sarsaydın... Hem bu kadar ses çıkmazdı, bizimde uykumuz bölünmezdi. Hemde rahatımız bozulmazdı...
Hiçkimse yer vermemiş olsada ağır sözleri karşısında, bütün gözler gence dikilir. yaşlı adam istifini bozmadan otobüsü kahkahaya boğacak bomba cümleyi patlatıyor;
17–18 sene evvel o kauçuğun incesini baban taksaydı, şimdi oturduğun o yerde ben oturuyor olurdum!!...

Cenk SARIGÖL

18 Ekim 2008 Cumartesi

Ben Taksimetre Hasabına Çalışırım

Aslanlar Köyü gençlerinin yaşı ilerlemiş müzbin bekarlarından Nusret Günay yıllardır kahvecilik yapar, genelde ocakçı yada garsondur. Hazır cevaplığı, keskin zekasıyla ve nüktedanlığı ile bilinir. Saçlarına düşen hayli kırdan dolayı gençler ona "dede" lakabını takmışlardır. Toprağı bol olsun 1996yılında Sinamacı Sali (Salih Karyağdı)'nin kahvede Şener Şen (Bir önceki anlatımda sözü geçen) ile birlikte çalışmaktadır.
Kahvede o sırada bir masada her zamanki av ve avcılık muhabbetine kaptırmış giden 5 kişiden, Sarı Ergün (Ergün Erdoğan) Dededen (Nusret Günay) çay getirmesini ister. Aradan bir müddet geçmesine rağmen masalar arasında dolaşan, oyuncuları seyreden, sohbetlerine bulaşan Dede çay siparişini savsaklar. İstek bir kaç kez yinelenmesine rağmen çaylar gelmez.
Sarı Ergün dayanamayıp, kahvenin en kuytu masasından ocağa seslenir. Çayları ocakçı Şener Şen'den ister;
-Şener Abim bize 5 çay. Şener bey çayları hemen doldurur ve getirir. Bir süre sonra masalar arası lak lak sırası Sarı Ergün'lerin 'Aslanlar Köyü Avcı Kurultayı' yapılan masaya gelince Dedeye çıkışırlar;
-Ya Nusret Dede senden çay istedik bir saat masaların arasında boş boş dolaştın ama çayımızı getirmedin. Burdan taa Şener abiye seslendik, çaylar anında geldi. Ki adam ocakçı...
Dede Nusret her zamanki cevaplarından birisini anında yapıştırır;
-Salikoya, Şener yevmiye ile çalışıyor, ben Km hesabı!

Böylece hem kahvehane sahibi Sinamacı Sali'nin verdiği az parayı, bu paraya rağmen kendini paralar gibi çalışan Şener Şen'in enayiliğini vurgularak, bir güzel yermiştir. Bildiğiniz gibi Ticari Taksi sahipleri şoförlerini iki şekilde çalıştırır. Birinde sabit yevmiye ödenir, diğerinde şoförün kazandığı para yani taksimetredeki tutardan yüzdelik pay verilir.
Not; Olayı bize aktaran Ergün Erdoğan'a (Sarı Ergün) çok teşekkür ederiz.

Cenk SARIGÖL

17 Ekim 2008 Cuma

Artiz Karpuzcular!

Artiz Karpuzcular!

Aslanlar Köyünde Ayhan Işık isimli köylümüz tarlasında yetiştirdiği karpuzları traktörüne arkadaşlarıyla yükler. Yıl 1992 o yıllarda Bayındır - Arıkbaşı Köyünde Türkiyenin en büyük karpuz pazarı kurulmaktadır. Karpuzları satarlar. Ayhan Işık kendisine yardım eden arkadaşları Şener Şen ve Ömer Çevik'e yemek söylemek için Traktörün yönünü Çırpı Nahiyesine çevirir. Bu sırada direksiyonda Ayhan Işık, yanında kaportada Şener Şen, Ömer Çevik ise römorkta (traktör kasası yada vagonu)ayaklarını sarkıtmış vaziyette oturmuşlardır.
Çırpı Nahiyesi sınırlarından yeni girmişlerdir ki, Jandarma Trafik çevirmesiyle durdurulurlar, Lakin üzerlerinde ne kimlik nede başka kimlik yerine geçecek belge vardır. Çünkü tarladan karpuzları romorka sarıp doğru pazara gelmişlerdir.
jandarma Kıdemli başçacuş direksiyonda oturan Aslanlarlıya sorar;
-Ehliyet ve ruhsatı ver.
-Komutanım biz tarladan karpuzları yükledik geldik, ne ehliyet var nede kafa kaadı. Ama Çırpı esnafı tanır bizi...
-İsmin ne senin? diye sorar başçavuş.
-Ayhan Işık komutanım. Başçavuş yüzünü arka tekerin üstündeki kaportada oturan Aslanlarlıya döner ve aynı soruyu yineler,
-Senin ismin ne?
-Şener Şen komutanım.
Başçavuş Aslanlarlı gençlerin kendisine oyun oynadığını sanarak, kızgın kızgın bağırır;
-Bune be bütün artizler toplanmışınız. O römorkta oturanda Cüneyt Arkın'dır heralde...!

Cenk SARIGÖL

NOT: Bu olay gerçektir. Başçavuş anlattığımız diyaloğtan sonra Aslanlar gençleri Ayhan Işık, Şener Şen ve Ömer Çevik'i karakola kimlik tespitine götürür. Traktörde karakolun önüne çekilir. Aslanlar Köyüne telefon açılır ve gençlerin kimlikleri getirilir. Başçavuş kimliklere baktığında kızgınlığının yerini katıla katıla bir gülme alır. Ve Ömer Çevik'i kastederek ekler; "sende Cüneyt Arkın çıksaydın tam olacaktı"

16 Ekim 2008 Perşembe

Öyle Desene


Torbalı'nın İmaj Sorunu

İstanbul'a Ticaret Fuarınaa katılan Torbalılı Tekstil Fabrikatörü iş bağlantısı yapmak için bir stant yetkilisiyle tanışmaktadır;

-Torbalıda faaliyet gösteren orta ölçekli tekstil boya firmasıyız. Sizin kumaş ve iplik boyamalarınızda işbirliğine gidebiliriz!

-Bu Torbalı neresiydi çıkaramadım?

-İzmir'in güneyinde 5 yıldır 'Torbalı, Türkiyenin en çok vergi veren ilçesidir.'

-Ya demek İzmir, ismini anımsıyorum ama çıkaramadım!

Torbalılı ilçesini ve marka değerini hatırlatma kararlılığındadır;
-Belki Metropolis Ana Tanrıça Kenti antik harabelerinden hatırlıyor olabilirsiniz. Birde Pop zıtar Armağan vardı Bülent Ersoyla nikahını belediye başkanımız kıymıştı.

-Yapmayın! O Popzıtar Armağan sizin oralımıydı? Sizden yeni duydum ben başka birşeyden hatırlıyorum ama bundan değil.

-Birde yüzkızartıcı ama bizim belediye başkanı kendisi ve eşlerinin heykelini yaptırmıştı yeni meydana, medyada çok yer aldı.

-Hah ha haha.. evet evet hatırladım, öyle desenize! ilahi çok sağolun, sizinle tanıştığıma sevindim.

-İşbirliği için az görüşsek!

-Biz çalıştığımız firmadan memnunuz şimdi siz bizim kumaşlara istediğimiz desenin yanına kendi reminizi felan boyarsınız kumaşlara... :))


Cenk SARIGÖL

15 Ekim 2008 Çarşamba

Torbalı Nereki?

Arslanlar Köyü

Torbalıda faaliyet gösteren Japon Seralararının baş mühendisi, Japonyaya döndüğünde kendisine çok yakın alaka gösteren komşusunu ülkesine davet eder ve gidiş dönüş biletlerini gönderir. Torbalılı İstanbuldan uçağa biner Seul de aktarma yapıldığında yanına oturan Koreli ile başlarlar laflamaya,

-Nerelisiniz?

-Türkiye...

-Ne güzel biz çok severiz Türkleri, bir kaç kez gittim. epey dolaştım. siz Türkiyenin neresindensiniz?

-Ege Denizin kıyısında İzmir'e bağlı Torbalı ilçesinden.

-Egeye de gittim. Bu İzmir'i çıkaramadım.
Bizimki başlar anlatmaya İzmir'i ki sıra Torbalı'ya gelsin;

-Efendim İzmir, Konak Meydanı, saat kulesi, Torbalı Metropolis Ana Tanrıça Kenti ile meşhurdur.

Koreli düşünüyormuş gibi hal alır ve sonra,
-Ya kusura bakmayın ben hatırlayamadım. Başka meşhur yerleri varmı bu Torbalı yada İzmir'in?

Torbalılı başlar sıralamaya,
-Selçuk, Efes, Şirince, Bergama, Çeşme, Birgi...

Koreli birden irkilir,
-Tamam tamam hatırladım! Senin şu saydığın yerler Arslanlar Köyünün ne tarafına düşüyordu? Hele sen onu deyiver.


Cenk SARIGÖL

14 Ekim 2008 Salı

Peki Benim İçin Senin Yanında Olmak!


Senin Yanında Olmak!

Birgün İzmir vali yardımcılarından biri Gündoğdu Meydanından geçiyormuş. Atatürk’ün at üstünde heykelinin yanından geçerken bir ses duymuş:
şiişşşt vali vekili bi bak
Vali yardımcısı afallamış, etrafa bakmış sabahın körü bir kaç çöpcü dışında kimse yok. onlarda kendi işinde tekrar aynı ses:
şiişşt vali vekili bura bak, bana bak!
vali yardımcısı irkilmiş, ve sesin geldiği yeri anlayınca korku ile karışık saygıyla, Emredersiniz paşam demiş. Gazi,
- "Yaver bir ilçe belediye başkanı varmış, geçen gölgemde serinlemek için dinlenen vatandaşlarımdan duydum, benim heykelimin yanına kendininkini kondurmuş."
Vali yardımcısı titrek sesle cevaplamış,
- "Torbalı Belediye Reisi RAMAZAN İsmail Uygur ‘dan bahsediyorsunuz sanırım Paşam."
Mustafa Kemal kaşlarını çatmış,
- "Bulun ve hemen bana getirin o adamı..!"

Hemen Uygur’u bulmuşlar yakapaça huzura çıkarmışlar.
- "Bu mu yaver? Kendini benim yanıma yakıştıran adam?" demiş,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
RAMAZAN İsmail Uygur hemen söze karışmış,
- "Sizin yanınında durmak şereftir gazi hazretleri!" demiş.
Atatürk kaşlarını çatmış,
- "Efendi efendi destur! Peki sen hiç düşündün mü benim için senin yanında durmak ne demek?


Cenk SARIGÖL

13 Ekim 2008 Pazartesi

SENDİKALILAR


Sendikalılar


Olay; 2004 Yerel Seçimlerinde Torbalı Belediye Başkanı, Ramazan İsmail Uygur oldu. İlk icraatlarından birisi 200 kadar kadrolu işçileri sendikalı oladukları ve maaşlarının yüksekliği bahanesi ile işten çıkarmak oldu. Mahkeme kararıyla dönenler olsada zabıtayı mezarlık bekçisi, Yazı İşleri müdürünü zabıta olarak görevlendirerek, yıldırdı. Çıkardığı işçilerden boşalan yerleride hızla doldurdu. http://cenksarigol.blogspot.com/2008/09/partizane.html Hatta partisi CHP'den belde belediye başkan adayı olup, kazanamayan kişiler bile belediyeye kadrolandı. 2004 yılında çıkardığı kadrolu, sendika üyesi işçiler yerine kendisinin kadroladığı işçileri 2008 Eylül ayında törenle sendikalı yaptı.


SENDİKALILAR
İşsizlikten beli bükülmüş eski belediye zabıtası arkadaşına dert yanıyordu;
-“Belediyeden atılınca ne yapacağımı bilemedim. Biraz birikmişim ve aileden topladıklarımla işyeri açtım. Küçük esnaf birmiş, ben küçük esnaf olacam derken eldeki bitti.” Arkadaşı tekrar sormuş;

-“Başka bir yapsaydınya arkadaş, maaşlı bir iş.”

-“Tamamda arkadaşım. Biz zabıtaydık. Onu biliriz. Fen işlerinde olsak, tesisatcılık yapardık. Bildiğimiz bildiğimiz mevzuat serbest piyasada işletmelerde çalışmaya yetmezki! Bugüne kadar belediyeciliği öğrenmişiz” bu sırada kapıdan Ermonun biri girer, elindeki gazeteyi masaya fırlatarak,

-"habere bakın habere" der. İsmail Uygur tarafından göreve gelmesinin ilk yılı işten çıkarılan eski zabıta eline tutuşturulan gazete haberini okumaya başlar,

Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur, Belediye-İş 4 yıl aradan sonra masaya oturdu. 50 işçi sendikalı oldu. İşçiler sendika sayesinde iş güvencesi, grev, toplu görüşme hakları kazandı” Ermo haberin üstüne alaylı şekilde mağdur işçiye sorar;

-“Sizde sendikalı değilmiydini? Bu nasıl güvence ve iştir ki? İsmail Uygur sizi sendikalısınız diye kapının önüne koyarken, 4 yıl sonra kendisi işçilerini sendikalı yapıyor?” Canı sıkılan Eski zabıta ibretlik cevap verir;

-"Yok biz önce ve sadece sendikalıydık, işten attı. Bunlar önce CHP'li sonra kadrolu, şimdide SENDİKALI oldu."



Cenk SARIGÖL

Bayii




Bayii


Ön Bilgi: İzmirliler bilir! İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu Bornovada Arçelik Bayiiliği yapardı.

Ankara’ya iş için giden izmirli’ye sormuşlar;
-"İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı kim, Hangi partiden…?"
İzmirli cevap vermiş;

-”CHP'den Aziz Kocaoğlu

-"Peki ne iş yapar Aziz Kocaoğlu?" diye tekrar sormuşlar. İzmirli cevap vermiş;

-”Valla eskiden Arçelik bayisiydi,şimde ARSENİK BAYİSİ oldu


Cenk SARIGÖL

11 Ekim 2008 Cumartesi

Tedavi Merkezi













Tedavi Merkezi

İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun evinden çıktığını gören acar gazeteci, hemen yanında biter.

-“Başkanım bir sonraki EXPO için çalışmalarınız varmı?
Kocaoğlu uzun uzun yaptıkarını anlatır. Acar muhabir ikinci sorusunu Konak Meydanı çevre düzenlemesi üzerine sorar, gene uzun uzun cevap veren Kocaoğlu iyice alışmıştır kayıt cihazına! Acar muhabirimiz kıvama geldiğini düşündüğü başkana asıl sorusunu yöneltir;

-“Sayın Başkan içme suyunda bulunan arsenik miktarını niçin İzmirlilerden sakladınız? Arseniğin zararları, KANSERe Sebebiyet verdiği konusunda uyarmadınız?” Soru hoşuna gitmeyince oradan uzaklaşmayı yeğleyen Kocaoğlu,

-“Hükümet bize çamur atıyor. Bunlar iftiradır. Kusura bakma benim şimdi acil çıkmam lazım. Bir açılışa yetişmem gerekiyor” muhabirin Aziz Kocaoğlu’nun peşini bırakmaya niyeti yoktur;

-"Başkanım programınızda göremedim. Ne açılışı bu?" Biran evvel muhabirden uzaklaşmak isteyen Kocaoğlu resmi araçına binerken cevaplar;

-"Chp’li bir belediye meclis üyemizin yaptırdığı ‘Özel Kanser Tedavi Merkezi


Cenk SARIGÖL

10 Ekim 2008 Cuma

Arslanlar Köyü İçmesuyu

Arslanlar Köyü İçmesuyu

Torbalı Tarım İlçe ve Sağlık Grup Başkanlığı yetkililer Arslanlar Köyü’nün içme suyunda aşırı miktarda demir ve metal olduğunu tespit eder. Kesin uyarı yapılır. Çeşme suyu kesinlikle içilmeyecek, çocuklara içirilmeyecek. Muhtara tebliğ edilir;
köy camii hopörlerinden suyun içilmemesini sık sık vatandaşa duyurun. Bu su içindekiler yüzünden kansızlık yapar.” duyurusu yapın.

Bir hafta sonra numüne almak için tekrar köye gelen görevliler camii minaresinden yayılan sesi hayretle dinlerler,

Değerli misafirlerimiz. Lütfen çeşmeden akan suyu içmeyin. Suyumuz kansızlık yapıyormuş. Arslanlarda kansız ve kanı bozuk olmadığından biz yıllardır içeriz bize birşey olmadı. Aman diyin siz dikkat edin ne olur ne olmaz!


Cenk SARIGÖL